Bu maratonda önde başlamışken geride kaldık

Bu maratonda önde başlamışken geride kaldık

Avukat İzzet Doğan, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin yıldönümünde konuştu: “Bu maratonda önde başlamışken geride kaldık.”

Türk Kadınına Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde 5 Aralık 1934 tarihinde “Seçme ve Seçilme Hakkı” tanındı. Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıyan ilk dünya ülkelerinden biri oldu. O dönem dünyada kadınların yasal olarak milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olduğu ülke sayısı 28, bu hakkın kullanıldığı ülke sayısı ise sadece 17’ydi. İtalya 1945, Fransa 1944, Belçika 1960, İsviçre 1971 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıdı.

20 Mart 1930’da belediye seçimlerinde seçme hakkı kazanan Türkiyeli kadınlar, milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına ise 5 Aralık 1934’te yapılan anayasa değişikliğiyle kavuştu. 8 Şubat 1935’de ilk defa meclis seçimlerine katılan Türkiyeli kadınlar mecliste 18 sandalye elde etti.

“BU MARATONDA ÖNCE BAŞLAMIŞKEN GERİDE KALDIK”

Tüketici Konfederasyonu (Tükonfed) Hukuk Komisyonu Başkanı Av. İzzet Doğan, 5 Aralık Türk Kadınına Seçme ve Seçilme hakkının verilişinin 87. yıl dönümümü nedeni ile yaptığı yazılı açıklamada şunlar söyledi:

“Türkiye de, kadınlara seçme ve seçilme hakkı pek çok Avrupa ülkesinden önce tanınmış olup, ülkemizde 3 Nisan 1930 tarihinde belediyelerde, 26 Ekim 1933’te köy ihtiyar heyeti ve muhtarlık seçimlerinde, nihayetinde 5 Aralık 1934’te ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kadına seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.

Ancak özellikle karar mekanizmalarında temsil açısından zaman Türkiye’nin aleyhine çalışırken, özellikle batılı ülkelerin lehine çalışmıştır. Yani bu maratonda önde başlamışken geride kaldık” dedi.

“ATATÜRK ÇÖZÜMÜ GÖSTERMİŞTİ”

Anayasanın 10. maddesinde 1934 yılında yapılan değişiklikle erkeklere tanınan milletvekili seçme hakkının kadınlara da tanındığını anımsatan Doğan, şunları kaydetti:

“Atatürk, Cumhuriyetin ilanından 9 ay önce Şubat 1923’te: ‘Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun, bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı işlemezse, sosyal toplum felçlidir’ dediği gibi 1925’te Kastamonu’da yaptığı konuşmada şöyle der: “Toplumu kalkındırmak istiyorsak, izlememiz gereken daha emin ve daha etkili bir yol vardır. O da Türk kadınını çalışmalarımıza ortak etmek, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, kadının, bilimsel, toplumsal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapma yoludur.”

Bu konuşma ile kadın, erkek eşitliği ilkesini açıkça ortaya koyan Atatürk, Birleşmiş Milletlerin 20 yıl sonra kabul ettiği Evrensel İnsan Hakları Bildirgesinin 1. ve 2. maddesi ile yayımladığı ilkeleri, çok daha önce dile getirmişti. Kadınlarımızın siyasal ve sosyal haklarına da kavuşması gerektiğine inanıyordu.”

“KADINLAR HAKLI”

5 Aralık gününü 1930’lı ve sonraki yıllarda gururla kutlarken aradan geçen zaman içinde kadınların karar ve temsil makamlarında temsil oranlarının çok düşük kaldığını, bu bakımdan seçme ve seçilme günü kutlamalarının buruk geçtiğini belirten Doğan, açıklamalarına şöyle devam etti:

“Doğrusunu söylemek gerekirse Cumhuriyetin bu önemli kazanımını ileriye taşımak gerekirken, geriye gitmiş olmak bizi üzmektedir. Çünkü kadınlar da kendi düşüncelerini, iradelerini, haklarını bizzat ifade edebilmeli ve alınan kararlarda söz sahibi olabilmelidirler.

Karar mekanizmalarında oy sahibi olmak, kadınların haklarını almalarını kolaylaştıracaktır.

Kadınların ve toplumun sorunlarının çözülmesi yalnızca erkeklere bırakılmamalıdır. Zaten erkeklerin egemen oldukları yönetimlerde şiddet, savaş, gerginlik, sosyal adaletsizlikler daha fazla olmaktadır.

Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kadınlara hak ettikleri yere gelmeleri açısından gösterdikleri caba ve önem sayesinde, kadınlar pek çok alanda modern Türkiye’nin aydın gücü yaşamın tüm alanlarında yer aldılar.”

“TÜRKİYE, DÜNYADA 130. SIRADA”

Seçme ve seçilme hakkının kazanılmasının hemen ardından gerçekleşen 1935 seçimleri ile Türkiye, mecliste %4.5’lük kadın temsili ile, dünyada kadın temsili oranında Finlandiya’dan sonra ikinci sıraya yerleştiğinin de altını çizen Doğan, sözlerine şunları ekledi:

“Ancak %4.5 ile başlayan bu temsil hiçbir zaman %20’yi bile bulamadı. Hatta 1950 yılında 487 vekilden yalnızca 3’ü kadındı ki bu %0.6 demekti. 1997 yılından sonra yapılan ilk seçimde, %4 oranı yeniden yakalandı. 2007 yılında, kadın hareketinin yeniden güçlenmesinin sonucu olarak ilk kez %9.1’lik temsile ulaşıldı.

Bugün birçok ülke, eşit temsil hedefine ulaşırken, Finlandiya’da parlamentoda kadın temsili %46’ya ulaşmışken, Türkiye yalnızca %17.3’lük temsil oranı ile dünyada 130. sırada.“

Kaynak: https://habermotto.com/avukat-izzet-dogan-turk-kadinina-secme-ve-secilme-hakkinin-verilisinin-yildonumunde-konustu-bu-maratonda-onde-baslamisken-geride-kaldik

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*