Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması

EŞİN TASARRUF YETKİSİNİN KISITLANMASI

Yargıtay Dairesinin kararına göre, bir kadın, eşinin üzerine kayıtlı olan Aydın’ın Didim ilçesindeki bir taşınmaz ile banka hesaplarına ilişkin tasarruf yetkilerinin sınırlandırılması için dava açtı. Yerel mahkeme, davanın kabulüne karar vererek davalı eşin tasarruf yetkisini sınırlandırdı.

Davalı erkeğin istinaf başvurusu üzerine dosyaya bakan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi, davacı kadının, ekonomik varlığının tehlikeye düştüğünü ispatlayamadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararını kaldırdı. Davaya ilişkin temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ise davacı kadını haklı bularak istinaf kararının bozulmasına hükmetti. Dairenin kararında, Türk Medeni Kanunu’nun 199. maddesine göre, ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüğün yerine getirilmesi gerekliliklerinde, eşlerden birinin istemi üzerine belirlenecek mal varlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak eşin rızasıyla yapılabileceğine karar verebileceği kaydedildi.

Alınacak sınırlanma kararının ölçülü olması gerektiği vurgulanan kararda, “Davalı erkeğin iş bu dava tarihinden 20 gün kadar önce bir taşınmazını devrettiği, diğer mal varlığı değerleri ile ilgili elden çıkarma yönünde girişimde bulunduğu toplanan delillerden anlaşıldığına göre, davalının tasarruf yetkisinin sınırlanmasında gereklilik bulunduğu anlaşılmıştır.” tespiti yer aldı.

Dosya kapsamına göre istinaf kararının yerinde olmadığı belirtilen kararda, “Ölçülülük ilkesine uygun şekilde dava konusu edilen mal varlığı değerleri ile ilgili sınırlanma yapılması gerekirken yazılı gerekçe ile ret hükmü kurulması bozmayı gerektirmiştir” ifadeleri kullanıldı.

4421 Sayılı Türk Medeni Kanunu ile erkeğin evlilik birliğinin reisi olduğuna dair hükmünün kaldırılması ile birlikte, aile birliğinde eşlerden birisinin egemen olmasına dayalı anlayış terkedildi. Evlilik birliğinin reisinin koca olduğuna dair düzenleme yürürlükten kaldırılırken eşlerin aile birliği içinde her anlamda eşitliğini sağlamak için “edinilmiş mallara katılma” rejimi belirlendi. Bu düzenleme ile evlilikte genellikle ekonomik olarak güçsüz durumda olan kadını korumak, aile işleri ile uğraşan, ev işlerini yapan kadının aile mallarından pay alması amaçlandı.

Yargıtay vermiş olduğu bu kararla, 4721 Sayılı Kanunla amaçlanan eşlerin korunması yönündeki amaca uygun olarak davranmıştır. İstinaf Mahkemesinin vesayete ilişkin hükümleri dikkate alarak davanın reddine karar vermesine rağmen, Medeni Kanunun Aile Hukuku kitabında evlilik birliği içinde elde edilen malların ortaklığı ve eşlerin aile giderlerine güçleri oranında katılmaları ve aile bireylerinin sahip oldukları hayat standartlarını devam ettirmelerine olanak verecek şekilde davranmalarını sağlamaya yönelik bir karar vermiştir.  Yargıtay verdiği kararla hakimin evlilik birliğinin devamını ve aile bireylerinin refahını sağlamak için özgürlükçü yorumda bulunmasının önünü açmıştır.

Yargıtay’ın bu kararının devamının gelmesi halinde eşlerin, aile bireylerinden mal kaçırmak için malvarlığını devretmesinin önüne geçilmesi amacıyla hâkimin müdahalesinin istenilmesine yönelik davalar açılmasının önü açılmış olup, bu davaların sayısının artmasından sonra Kanun  Koyucunun da eşlerin malvarlıklarının devrinde diğer eşin rızasının aranması veya diğer eşin haberdar olmasına yönelik düzenleme yapması yönünde baskı oluşacaktır.

Bu durum aile konutunun devrinde eşin rızasının alınmasına yönelik düzenlemeye paralel bir düzenleme olacaktır. Aile birliğinin devamı ve eşlerin aile birliği içinde malvarlığı üzerinde eşit haklara sahip olması yolunda oldukça önemli bir karar verilmiştir. Yargıtay’ın özgürlükçü yorumunun devamının gelmesi hem aile, hem de toplum açısından oldukça yararlı olacaktır.

Av. Çisil Tuana Tezsever

KADINHAKDER Başkanı

TÜKONFED Kadın ve Aile Kom. Başkanı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*