İştirak Nafakası

İştirak Nafakası

İştirak nafakası boşanma davası sonrası müşterek çocuğun velayeti kendisine bırakılmayan eşe, müşterek çocuğun bakım ve eğitim giderlerine

katılmak zorunda bırakılması ve bu nedenle ödediği nafakadır.

TMK madde 182/2 uyarınca; velayet hakkı kendisine verilmeyen eş mali gücü nispetinde çocuğun bakım ve eğitim harcamalarına katılmak zorundadır.

İştirak nafakası boşanma davası sırasında tedbir nafakası adı altında ödenmeye başlanır. Boşanma davasının sonuçlanmasıyla boşanan eşler arasında tedbir nafakası olarak değil iştirak nafakası olarak ödenmeye devam eder. İştirak nafakasının ödenmesine boşanma davası sonucunda karar verilir.

İştirak nafakası kamu düzenine ilişkin olduğundan hâkim tarafından herhangi bir talebe gerek olmaksızın miktarını re’sen belirlenmektedir. Çünkü iştirak nafakasında gözetilen menfaat müşterek çocukların yetiştirilmesinde, eğitim, sağlık, barınma gibi hayati giderlerinin karşılanmasıdır.

İştirak nafakasının, yoksulluk nafakası gibi mahkemeden talepte bulunulmasına gerek yoktur. Boşanma davası sonucunda velayeti alan eş müşterek çocuk için iştirak nafakası talep etmese dahi hakim tarafından iştirak nafakası ödenmesine hükmedilebilir.

TMK’nin madde 300 de; “Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur” düzenlemesiyle nafaka miktarının nasıl tespit edileceği belirlenmiştir.

Hakim, iştirak nafakasının her ay peşin olarak ödeneceğine hükmedebilir. Eğer taraflar dilerse nafakanın irat (gelir) şekilde ödeneceğine ilişkin karar verilebilir.

Mahkeme, eşlerin ekonomik, sosyal durumunun değişmesine binaen TÜİK tarafından belirlenen üretici fiyat endeksi üzerinden gelecek yıllar için nafakanın ne miktarda ödenmesi gerektiğini karara bağlayabilir.

Yargıtay, iştirak nafakası hükmedilirken çocuğun yaşı, eğitim durumu, paranın alım gücü, çocuğun giderleri ile anne-babanın ekonomik durumları da dikkate alınarak nafakaya hükmedilmesi gerektiğini kararlarında vurgulamaktadır.

İştirak Nafakasını Kim Talep Edebilir?

İştirak nafakasını kural olarak boşanma sonrası çocuğun velayetini alan eş tarafından istenilir.

TMK’nun madde 329 de; “Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hâllerde nafaka davası, atanacak kayyım veya vasi tarafından da açılabilir. Ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka davası açabilir’’ şeklinde düzenlenmiştir.

Velayeti kendisine bırakılan eş, boşanma davasından sonra ayrı bir dava da açılarak reşit olmayan müşterek çocuk için nafaka talep edilebilir.

İştirak Nafakasının Ödenmesi Ne Zamana Kadar Devam Eder?

İştirak nafakasını ödeyen kişi çocuğun velayetini alır ise nafakayı ödemesine gerek kalmayacaktır.

İştirak nafakası yükümlüsü, kusuru olmaksızın malvarlığını kaybetmesi ve ekonomik olarak yoksul duruma düşerek nafaka ödeyemeyecek hale gelmesi durumunda, mahkemeye başvurarak iştirak nafakasının sona erdirilmesini talep edebilir.

İştirak nafakası çocuğun reşit olana kadar ödenen bir nafaka türüdür. Çocuğun reşit olmasıyla nafaka da sona erecektir.

TMK madde 328; “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.”

İştirak Nafakası Nasıl Ödenir?

İştirak nafakası her ay peşin olarak ödenir.

Kural olarak, nafaka Türk Lirası olarak ödenir. Ancak taraflar anlaşarak nafaka miktarını belirleyebilecekleri gibi nafakanın yabancı para üzerinden de ödenmesini de kararlaştırabilirler. Bunlar hâkimin onayına tabidir.

İştirak nafakası davasında davanın açıldığı tarih dikkate alınır. Bu nedenle, nafaka alacağına karar tarihinden itibaren yasal faize karar verilmesi gerekir.

İştirak Nafakasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Nafaka davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemelerinin olmadığı yerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi davaya Aile Mahkemesi sıfatı ile bakar.

Çekişmeli boşanma davasında iştirak nafakası talep ediliyorsa davanın görüleceği mahkeme boşanma davasına bakan mahkemedir.

TMK madde 177’ye göre; iştirak nafakası davası, boşanma davasından sonra açılmışsa, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Ancak bu kesin yetki değil, özel yetkidir. Davacı, davayı davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açabilir.

İştirak Nafakası Davasında Zamanaşımı

İştirak nafakası, çocuk reşit oluncaya kadar her zaman istenebilir. İştirak nafakası, Borçlar Kanunu madde 126/2’ye göre, 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Nafaka alacaklısı, takip yapmaz veya nafaka borçlusunu temerrüde düşürmezse, nafaka davaları 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan, nafaka alacaklısı 5 yıldan geriye olan ve tahakkuk eden nafakaları talep edemez.

Beş yıllık zamanaşımının başlangıç tarihi, iştirak nafakasının tahakkuk ettiği aydır.

İştirak Nafakası Kesinleşmeden İcraya Konulabilir mi?

Boşanma davası devam ederken hâkim çocuğun bakım ve gözetimi için tedbir nafakasına hükmeder. İştirak nafakası ise boşanma kararının kesinleşmesinden sonra ödenmektedir.

İŞTİRAK NAFAKASI YARGITAY KARARLARI

İştirak nafakası kesinleşmeden icraya konulamaz

“…Somut olayda taraflar arasında daha önce boşanmaya karar verildiği, takip dayanağı ilamda açıklanmıştır. Yoksulluk ve iştirak nafakası boşanma ilamının kesinleşmesinden sonra hüküm ifade eder. Bu durumda mahkemece boşanma ilamının kesinleşip kesinleşmediği araştırılmalıdır. Boşanma davasının kesinleştiğinin belirlenmesi halinde, bu davadan müstakil olarak verilen nafaka kararının HUMK‟un 443/3. Maddesi gereğince kesinleşmeden takibe konulabileceği düşünülerek itiraz reddedilmelidir …”

(Yargıtay 12 HD, 28.03.2005 tarih, E. 2005/2921, K. 2005/ 6494)

İştirak nafakasının belirlenmesinde göz önünde tutulacak kalemler

“…iştirak nafakası içerisinde, barınma, giyinme, beslenme, eğitim, ulaşım gibi zaruri giderler bulunmaktadır. Mahkemece bu yön ve davacının talebi de dikkate alınıp nafaka takdiri gerekirken, infazda karışıklık yaratacak şekilde okul ve servis ücreti ayrık tutularak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. …”

(Yargıtay 12 HD, 03.06.2003 tarih, E. 2003/5179 K. 2003/8201)

İştirak nafakasının belirlenmesi kamu düzenine ilişkindir

“…Davacı, davalı ile 2004 yılında boşandıklarını, davalının çocuklarına bakacağını söylemesi üzerine kendisi ve çocukları için nafaka istemediğini ancak velayetinde olan çocuklara babanın hiçbir katkıda bulunmadığını beyanla her iki çocuk için aylık …TL iştirak nafakası bağlanmasını talep ve dava etmiştir. … TMK‟nın 181/II. maddesine göre boşanma veya ayrılık durumunda, velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, tarafların iradesine tabi kılınmamıştır. Dolayısıyla boşanma davasında iştirak nafakası istenmemiş olsa bile sonradan bu istem gündeme gelebilir. …”

(Yargıtay 3 HD, 06.10.2005 tarih, E. 2005/10616, K. 2005/9673)

Reşit olmakla iştirak nafakası sona erer

“…Davacı, boşanma davası sonucunda velayeti anneye verilen davalı kızının artık reşit olduğundan bahsederek nafakanın kaldırılmasını istemiştir. … küçük reşit olmakla kendisine bağlanan iştirak nafakası kendiliğinden sona erer. Bu nedenle davacının nafakanın kaldırılması isteminde hukuki yararı bulunmamaktadır…”

(Yargıtay 3. HD, 23.09.2002 tarih, E. 2002/ 9691, K. 2002/10290)

İştirak nafakasından feragat geçersizdir.

“Boşanma davası sırasından annenin, velayeti altından bulunan küçüğün menfaatine aykırı olarak ve henüz tahakkuk etmemiş (doğmamış bir alacaktan) iştirak nafakasından feragati geçersizdir. Feragate ilişkin beyanı, küçüğün ergin olacağı tarihe kadar sürecek olan nafakayı kapsamaz. İştirak nafakası her an doğup işleyen haklardandır.” (Yargıtay 3 HD, 13.09.2010 tarih, E. 9685, K. 2010/13957)

Tarafların üzerinde anlaştıkları protokol hükümleri çerçevesinde yapılacak nafaka artırımı ekonomik koşullara göre uyarlanabilir.

“… Sözleşmenin yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulmuşsa, taraflar; artık o akitle bağlı tutulamazlar. Değişen bu koşullar karşısında Medeni Yasanın 2. maddesinden yararlanarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesini mahkemeden isteyebilirler. Sözleşmede kabul edilen nafakanın her yıl %65 arttırılması şartı ile davalı (nafaka alacaklısı); ülkede seyreden yüksek enflasyonun etkilerinden kurtulmayı amaçlamıştır. Oysa, Hükümetçe alınan kararlarla zaman içerisinde enflasyon oranı düşmüş, 4721 sayılı yasa ile (176/son madde) getirilen gelecek yıllar için nafaka artış istemlerinde; Devlet İstatistik Enstitüsünce açıklanan Toptan Eşya Fiyat Endeksi artış oranında artırım yapılması Yargıtay´ca benimsenmiş bulunmaktadır. Mahkemece, nafakanın her yıl için %65 oranında artırılması şartının; davacı (nafaka yükümlüsü) için katlanılmaz bir yükümlülük olduğu gözetilerek, bu şartın her yıl TEFE oranında artış şeklinde uyarlanmasına karar verilmesi gerekirken, davanın tümden reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA …”

(Yargıtay 3 HD, 21.06.2004 tarih, E. 2004/6609, K.2004/6826)

Av. İbrahim GÜLLÜ

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*